| AYLA GANİOĞLU`nun özel haberi
Başbakan Recep Tayip Erdoğan ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek`in yalanlamalarına rağmen, muhalefet partilerinin Hükümet`in bir terör örgütü yöneticilerini de kapsayan bir "genel af" hazırlığı içinde olduğunu iddia ederken, 14 yıl önce af konusunu ilk olarak siyaset gündemine taşıyan merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal`dı.
O günlerde “genel af” yerine, “PKK’ya af” ifadesi kullanılıyordu.
O dönemin tartışmaları, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün, günlük gelişmelere yer verdiği “Ayın Tarihi” ile kayıtlara geçti.
- ÜÇLÜ TRAFİK -
Özal, o dönemde her şeyin açık bir şekilde konulmasını savundu ve bu konuda en uç fikirleri dile getirmekten çekinmedi. Özal, Ekim 1990’da gazetelere de yansıyan bir açıklamasında, devletin bütünlüğünün yasaklarla, silah zoruyla sağlanamayacağını belirterek, "Herkes etnik kimliği ne ise onu rahatça söyleyebilmelidir. Bir kere şunu söyleyelim. Bu mesele sopayla ve silah zoruyla çözülmez. Biz her şeyi açıkça konuşmalıyız. Federasyon dahil her şeyi konuşmalıyız" demişti.
1993`te Cumhurbaşkanı Özal, KYP lideri Talabani ve bölücü terör örgütü PKK’nın Şam’daki lideri Öcalan arasında üçlü haberleşme trafiği kuruldu. Talabani, Özal ile Öcalan arasında mekik dokudu.
Birinci aşamada, önce gizli, daha sonra kamuoyuna duyurularak Cumhurbaşkanı Özal ile görüşen Talabani, Öcalan`ı ateşkes için ikna etti. İkinci aşamada, Öcalan 20 Mart 1993-15 Nisan 1993 tarihleri arasında ateşkes ilan etti, ateşkesin devam edebilmesi için bazı şartlar bildirdi.
Özal, içerde terör örgütünün lider kadrosu da dahil bir af kanunu çıkarmak için harekete geçti. Özal, bu adımları atabilmek için zamana ihtiyacı olduğunu belirterek, Talabani`den ve HEP`li milletvekillerinden Öcalan`ı ateşkesi uzatması için ikna etmelerini istedi.
- "SÜRESİZ ATEŞKES"-
Öcalan , ateşkesi süresiz olarak uzattığını bildirdi. Ancak Özal, onbir günlük Orta Asya ziyaretinden sonra aşırı yorgunluktan kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.
Demirel Hükümeti, geniş kapsamlı bir Pişmanlık Kanunu çıkardı. Ama PKK`nın 25 Mayıs`ta 33 eri şehit etmesi ile Özal`ın başlattığı süreç sona erdi.
Demirel`in Cumhurbaşkanı olmasından sonra Başbakanlığa gelen Tansu Çiller dönemi ise PKK ile mücadelede en sert tedbirlerin uygulandığı dönem oldu. Bu süreç Öcalan`ın Şubat 1999`da Türkiye`ye teslim edilmesine kadar devam etti.
Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü`nün "Ayın Tarihi" başlıklı 1947 yılından bu yana ay ay günlük gelişmelerle ilgili haberleri verdiği yayınında kayıtlara şu şekilde geçti:
- ÇEKİÇ GÜÇ VE FEDERASYON -
18 EKİM 1991 - Kürdistan Yurtsever Birliği lideri Celal Talabani Belçika`nın başkenti Brüksel`de yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Turgut Özal`ın "Kürt meselesini çözeceğiz" şeklindeki sözlerini tarihi bir açıklama olarak nitelendirdi. Talabani, PKK`nın silahlı eylemlerini durdurmasını ve Türk hükümetiyle diyalog yolu arayarak olumlu bir yanıt vermesi gerektiğini söyledi.
28 EKİM 1991 - DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit düzenlediği basın toplantısında, Kuzey Irak`ta Türkiye`nin desteğiyle güvenlik bölgesi kurulmasını, terörün tırmanışının baş nedeni olarak gösterdi. Ecevit, Cumhurbaşkanı Turgut Özal`ın federasyon fikrini eleştirerek, gerçek dışı ve yapay olarak niteledi.
- "PKK`YA ABD YARDIMI" -
13 KASIM 1991 - DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Milliyet Gazetesi`ne verdiği demeçte, Türkiye`nin sınır bölgesinde üslenen ABD birliklerine bağlı uçak ve helikopterlerin Cudi Dağı`nda PKK militanlarına malzemeler bıraktığı yolunda haberler aldığını ve bundan kuşku duyduğunu belirterek, Kuzey Irak`ta oluşan otorite boşluğunun, Türkiye ve Irak arasında anlaşmaya varılarak doldurulması gerektiğini söyledi.
14 KASIM 1991 - ABD`nin Ankara Büyükelçiliği bir açıklama yaparak, DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit`in, ABD birliklerinin PKK’lılara helikopterlerle malzeme attığı yolundaki açıklamasının doğru olmadığını, ABD`nin PKK`yı desteklemediğini, aksine kınadığını bildirdi.
9 ARALIK 1991 - Yasadışı terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan, Milliyet gazetesi muhabirleriyle Bekaa Vadisi`nde yaptığı görüşmede, Kuzey Irak`taki Kürtlere güvenlik şemsiyesi sağlayan Çekiç Güç`ten kendilerinin yararlandığını öne sürdü. Öcalan, Suriye ve Lübnan Kürtlerinin de kendilerini desteklediğini öne sürdü.
Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hanns Schumacher, bazı Türk gazetelerinde yer alan ve bölücü örgütün lideri tarafından öne sürülen iddialarla ilgili bir açıklama yaparak, Almanya ile PKK arasında temaslar bulunduğu yolundaki iddiaların gerçekdışı olduğunu bildirdi.
- ÖZAL`DAN "PKK`YA AF" -
6 ŞUBAT 1992 - Bakanlar Kurulunun, Başbakan Demirel başkanlığında yaptığı toplantıda, Cumhurbaşkanı Özal`ın "PKK`ya af" konusundaki açıklamaları eleştirildi.
14 MART 1993- Özal, Öcalan`ın, KYP lideri Talabani aracılığıyla gönderdiği mektup konusunda yaptığı açıklamada, mektuptaki görüşlerin Öcalan tarafından kendisini bağlayıcı şekilde kamuoyuna açıklanması gerektiğini belirtti. Başbakan Süleyman Demirel de, mektuba ilişkin olarak, "Asıl mesele kan dökülmesinin durdurulmasıdır. Silahı bıraksınlar görelim" derken, Başbakan Yardımcısı İnönü, devletin eşkiyayla pazarlık etmeyeceğini söyledi.
15 MART 1993 - İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, "Öcalan basın toplantısını yapsın. Ona göre ne gerekiyorsa yaparız. Öcalan`ın açıklamalarına göre Güneydoğu operasyonunda değişiklik yapabiliriz" dedi. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, PKK`nın silahlı eylemi bırakacağı yolundaki haberlerin propaganda taktiği olabileceğini belirterek, devletin bu tuzağa düşmemesi gerektiğini söyledi.
- "ATEŞKES" ÇANKAYA ZİRVESİNDE GÖRÜŞÜLDÜ-
30 MART 1993 - Özal, Demirel, İnönü ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Güreş`in Çankaya Köşkü`nde yaptıkları toplantıda, Öcalan`ın ilan ettiği ateşkesin ardından Nevruz sonrası Güneydoğu`daki son durumun ele alındığı bildirildi. Demirel, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada, "Güneydoğu`da Nevruz sonrası durum ile ilgili olarak bir değerlendirme yaptık. Her şey çok sakin görünüyor. Fevkalade memnuniyet verici bir durum" dedi. Demirel, kan dökerek, bir yere varmanın mümkün olmadığını belirterek, "Üç-beş bin kişinin dağlara çıkarak bir kocaman Türkiye Cumhuriyeti`ni parçalaması mümkün değildir" dedi.
- TALABANİ`DEN ÖCALAN MESAJI-
2 NİSAN 1993 - Talabani, Özal ve Demirel ile görüşmek üzere Ankara`ya geldi. Talabani, Türkiye ile PKK arasında arabuluculuk yapmak için gelmediğini belirterek, Öcalan`dan "Sadece barış, dostluk ve kardeşlik mesajı" getirdiğini söyledi.
3 NİSAN 1993 - Özal, Talabani`yi kabul ederek bir süre görüştü. Özal, bölge halkının refah ve istikrar içinde yaşaması için PKK`nın ateşkes ilanından sonraki gelişmeleri olumlu bulduğunu belirterek, bu durumun desteklenmesi gerektiğini bildirdi.
5 NİSAN 1993 - Demirel, Talabani ile görüştükten sonra yaptığı açıklamada, PKK`lıların ateş kesmesinin yeterli olmadığını, silahlı insanların devlete teslim olmaya yönelmeleri durumunda olağanüstü hale gerek kalmayacağını ve Talabani`nin Öcalan ile görüşmesinin kendi inisiyatifinde olduğunu söyledi. Talabani ise, görüşmeden sonra, arabulucu olmadığını ancak ateşkesin uzatılması ve şiddete son verilmesi için Öcalan ile yeniden bir araya geleceğini söyledi.
- "ÖCALAN`LA GÖRÜŞEBİLİRİZ" -
11 NİSAN 1993 - HEP genel başkanı Ahmet Türk, PKK`nın tek taraflı olarak ilan ettiği ateşkes çağrısının barış ortamının yaratılmasında önemli bir zemin olduğunu ve hükümetin tutumuna göre Öcalan ile görüşebileceklerini söyledi.
13 NİSAN 1993 -İçişleri Bakanı Sezgin, Özal`ın, "PKK`ya af formülü" için, "Cumhurbaşkanlarının anayasaya göre af yetkisi vardır. Yalnızca dağa çıkmış ama eyleme karışmamış olanların teslim olmaları durumunda kendilerine bir olanak tanınabilir" dedi.
TBMM Başkanvekili Fehmi Işıklarla birlikte 36 SHP milletvekili bir bildiri yayınlayarak, operasyonlara son verilmesini, olağanüstü halin kaldırılmasını, Kürtçe eğitim ve yayının serbest bırakılmasını ve bölgeden göçü durduracak adımların atılmasını istedi. Bildiride ayrıca şartsız genel af yasasının biran önce çıkarılması istendi.
- AHMET TÜRK BEYRUT`TA -
14 NİSAN 1993 - İçişleri Bakanı, Öcalan`ın 20 Mart-15 Nisan tarihleri arasında ilan ettiği ateşkes süresini uzatacağı yolundaki haberlerle ilgili olarak, "Onun bizimle ilgisi yok. Kendisi ne yaparsa bu bizi ilgilendirmez. Ne yaparlarsa yapsınlar, öncelikle verdikleri sözleri tutsunlar" dedi. Aynı gün Ahmet Türk başkanlığındaki HEP heyeti, Öcalan ile görüşmek üzere Beyrut`a gitti.
15 NİSAN 1993 - İçişleri Bakanı, HEP yetkililerinin Öcalan ile görüşmeye gitmesinden haberi olmadığını, durumu gazetelerden okuduğunu belirterek, "Hayırlı olsun" dedi. Beyrut`tan Şam`a geçen Ahmet Türk, arabulucu ya da köprü olmadıklarını belirterek, "Bir tarafın iyi niyetli olması sorunu çözmez. Önemli olan devletin politikasının değişmesidir" dedi.
- ÖZAL`IN ÖLÜMÜ-
16 NİSAN 1993 - Özal, Çankaya Köşk`ünde kabul ettiği Demirel`e, on bir günlük Orta Asya gezisi ile ilgili izlenimlerini aktardı.
Öcalan, Bar Elias`da düzenlediği basın toplantısında, Türk hükümetinden gelen olumlu mesajlar üzerine daha önce 15 Nisan`a kadar ilan ettikleri ateşkesi süresiz uzattıklarını açıkladı. Ateşkesin tek taraflı olamayacağını vurgulayan Öcalan, Türkiye`den de imha amaçlı operasyonların durdurulmasını istedi. Öcalan, "Ateşkes silahı bırakmak değildir" diyerek, hükümetin dağlardaki militanların teslim olması konusundaki çağrısını reddetti. "Onlar barış sürecinin derinleştirilmesi için orada bulunuyorlar" dedi. Öcalan, Kuzey Irak`taki militanların da siyasi faaliyette bulunabilmek için Türkiye`ye geleceklerini açıkladı.
17 NİSAN 1993 - Özal, geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.
- ÖZAL SONRASI -
18 NİSAN - Öcalan, Lübnan`da yaptığı açıklamada, hükümetin, Özal`ın Kürt sorununun çözümü konusundaki girişimlerini desteklemesini istedi.
4 MAYIS - Genelkurmay Başkanı Orgeneral Güreş, Özal`ın "GAP televizyonunda Kürtçe yayınlar yapılmasına komutanlar da sıcak bakıyor" şeklindeki sözlerine yanıt olarak, "Hiç kimse MGK`da konuşulanları açıklayamaz, tutanaklarla ilgili bilgi veremez" dedi.
16 MAYIS 1993 - Demirel, TBMM`de Cumhurbaşkanı seçildi.
- GENİŞ KAPSAMLI PİŞMANLIK KANUNU -
24 MAYIS 1993- Milli Güvenlik Kurulu, Cumhurbaşkanı Demirel`in başkanlığında toplandı. Toplantıda, PKK`nın Nevruz öncesi ilan ettiği "ateşkes"in ardından Güneydoğu`ya ait "barış planı" doğrultusunda, Pişmanlık Kanunu`nun kapsamının genişletilmesi ve yeni düzenlemelere gidilmesi kararlaştırıldı. Yeni düzenlemelerle Olağanüstü Hal Bölgesi`nde PKK`ya katılıp da, kan dökülen eylemlerde yer almamış olanlar hakkında, teslim olmaları durumunda kovuşturma yapılmayacağı, olaylara katılanlar için öngörülen cezaların indirileceği ve ölüm cezalarının müebbete çevrileceği açıklandı.
HEP Şırnak Milletvekili Orhan Doğan, Ankara`da yaptığı açıklamada, MGK kararlarını "olumlu" ancak "yetersiz" olarak niteleyerek, kararın, başlayan ateşkes sürecini olumlu açıdan etkilemeye yönelik olduğunu söyledi. Doğan, "Ancak, Pişmanlık Yasası`nın kapsamını genişletmekten çok, şiddeti gerektiren nedenlerin ortadan kaldırılması gerekir. Bu uygulamanın pratikte çok büyük zorlukları doğacaktır" dedi.
- PKK`DAN ACIMASIZ SALDIRI-
25 MAYIS - Bingöl-Elazığ karayolunu kesen PKK’lı teröristler, eğitimlerini tamamlayarak görev yerlerine sevk edilen silahsız 33 eri otobüslerden indirerek kurşuna dizdi. Teröristler, 13 er, bir polis ve 8 vatandaşı da kaçırdılar. Olayın ardından düzenlenen operasyonda, 10 terörist öldürüldü ve kaçırılanlar kurtarıldı.
| | |
|